Four Wheel Drive (4WD-FWD), All Whell Drive (AWD) ve Four Wheel Steering (4WS-FWS) sistemleri birbirinden çok farklı işlevlere sahip olmalarına rağmen halk arasında sıkça birbirine karıştırılmaktadır. Özellikle yeni bir araç alacak olanlar için bu terimlerinin farklılıklarının bilinmesi çok önemlidir. Çünkü araçlar arasındaki arazi, binek gibi farklılıklar bu terimlere göre birbirinden ayrılmakta ve ihtiyaca göre şekillenmektedir.
1)Four Wheel Drive (4WD): Dört çeker (4×4) olarak bilinen sistem asıl olarak budur. Asıl olarak diyorum çünkü birazdan bahsedeceğimiz AWD sistemiyle çokca karıştırılmaktadır. Otomobil tarihinde ilk kez 1905 yılında kullanılan bu sistem 1970′li yıllarda ise Subaru tarafından ilk kez seri üretime geçmiştir. Daha sonra Audi ve Mitsubishi bu sistemi seri üretim otomobillerine uygulamışlardır.
Dört çeker sistem kendi içinde Part Time ve Full Time olarak ikiye ayrılmaktadır. Part Time dört çeker sistemler sürücü tarafından istenildiği anda devreye sokulabilen sistemlerdir. Full Time dört çeker sistemler ise sürücüden bağımsız olarak otomatik olarak devreye giren ya da sürekli devrede olan sistemlerdir.
a) Gerektiği Zaman Kullanılan Sistem (Manuel): 4X4 araçların ön ve arkada iki diferansiyel bulunur ve sürücü dört çeker sistemi devreye sokmadığında standart olarak arka diferansiyel hareket halindedir. Ön diferansiyel ise sürücünün takviye vitesi olarak adlandırılan sistemi devreye sokmasıyla harekete geçer. Bu durumda motor gücü yarı yarıya ön ve arka diferansiyele paylaştırılır ve özellikle yokuşlarda-kaygan zeminlerde daha iyi çekiş sağlanır.
b) Sürekli Kullanılan Sistem (Tam Otomatik): Bu sistemde 4 tekerde sürekli olarak faaliyet halindedir ve bu sistemde takviye vitesi bulunmaz.
c) Yol Şartlarına Göre Kendini Ayarlayabilen Sistem (Yarı Otomatik): Bu sistem Tam Otomatik sisteme göre daha avantajlıdır. Çünkü bu sistemde sürücü 4×4′ü hem kendi isteği doğrultusunda devreye sokabilir hem de aracın yol şartlarına göre kendisini ayarlaması sağlanabilir. Yani araç devir sensörlerinin yardımıyla kaygan zeminlerde, yokuşlarda veya aracın devrinin düştüğü diğer durumlarda otomatik olarak devreye girebilmektedir. Ayrıca sistemin devrede olduğu konusunda gösterge panelinde 4WD işaretiyle sürücüye bilgi verilir.
Dört çeker sistemi kaygan zeminlerde ve yokuşlarda olumlu etkiler oluşturabildiği gibi virajlarda ve ani manevralarda da yol tutuşunu artırabilmektedir.
2)All Wheel Drive (AWD): Bu sistem aslında 2WD yani iki çeker sistemdir. Ancak aracın zorlandığı durumlarda devreye girer ve çalışma prensibi 4WD sistemine göre mekanik değil elektroniktir. Eğer aracınız önden çekiş sistemine sahipse normal şartlarda motor gücünün %100′ü ön aks miline aktarılır. Olur da ön tekerler patinaj atmaya başlarsa ön aks milinden kaybedilen gücün bir bölümü elektronik bir sistem ile arka aks miline aktarılır. Bu durumun 4WD sistemden farkı, 4WD olası bir zorlanma durumunda motor gücünü öne ve arkaya eşit miktarda dağıtırken, AWD sistemi ise ön aks milinde kaybedilen gücün kimi zaman %90′ını bile arka aks miline aktarabilmesidir. Yani bir dengesizlik söz konusudur. Bu nedenle AWD sistemleri 4×4 olarak adlandırılamaz. Diğer bir farklılık ise AWD sisteminde 4 tekerin birbirinden bağımsız hareket edebilmesidir.
3)Four Wheel Steering (4WS): Four Wheel Steering yani dört tekerden yönlendirme sistemi olarak adlandırılan bu uygulama ise ilk olarak Mazda, Honda, Mitsubishi gibi japon otomobil üreticileri tarafından seri üretimde kullanılmıştır. Bu sistemin motor gücüyle ya da aktarma ile alakası yoktur. Sadece güvenli sürüş ve kolaylık sağlamak amacıyla geliştirilmiştir fakat günümüzde otomobil güvenlik teknolojilerinin gelişmesiyle arka planda kalmıştır ve neredeyse hiçbir binek araca uygulanmamaktadır. Yalnızca inşaat sektöründe kolaylık sağlamak amacıyla bazı kepçe ve graderlere uygulanan bir sistemdir.
Çalışma prensibi oldukça basittir. Direksiyonu sağ veya sol yöne doğru çevirdiğinizde ön tekerleklerin yaklaşık 5′te 1′i kadar, arka tekerleklerde hızınıza bağlı olarak sağ veya sola doğru dönmektedir. Böylece aracınızı park ederken kolaylık sağladığı gibi yüksek hızdayken ve sollama yaparken güvenli sürüş sağlamaktadır.